8 Aralık 2008 Pazartesi

ERTUĞRUL*

An gelir diline bir şarkı, bir türkü ya da bir şiir takılır ve hiç düşmez; “ yapıştı resmen dilime" dersin. Bende de böyle bir şey oldu. Ancak biraz farklıydı bendeki durum.

Çok eskilerden, zannedersem Yılmaz Güney’e ait bir filmde, bir ıslık şeklinde duymuştum melodisini ve çok etkilenmiştim. Ve işte o zamanlardı ezginin ilk dilime takılması… Çok aramıştım ama maalesef elimde sözler olmayınca bulamamıştım. Ve benim için, dilimde sadece bir ıslıktan ibaret olarak kaldı uzun bir zaman. Yıllar sonra, geçenlerde izlediğim bir filmde çıktı karşıma yeniden. Zaten çok duygu yüklü olan bir filmde bu ezgiyi duyunca tüylerim diken diken oldu. Ve hemen şarkının sözlerini kaydettim zihnime, sonra bulmak umuduyla. Artık elimde somut bir şeyler ve bu sebepten ötürü bulabilme umudum vardı...

İnternete ulaşır ulaşmaz, hemen yazdım hatırımda kalan sözleri ve bir sürü veri geldi önüme. Ezgiyi daha öncelerden birkaç sanatçı seslendirmiş. Ben de Sevinç Eratalay’ın seslendirmesini bulabildim ve defalarca arka arkaya dinledim. Sonra internetten sözlerinin tamamını buldum.

Parçanın adı “Ertuğrul’a Ağıt”…

Şiir Gülten Akın’ a ait…

Şiirde geçen ‘Ertuğrul’ çoğumuzun hikayesini bir şekilde işittiği Ertuğrul Karakaya’nın ta kendisi.

Hani 1977’de ODTÜ’nün bahçesinde bir boykot sırasında suçsuz yere jandarma kurşunu ile vurulan, ölmeyince sırtından süngülenen ve 45 dakika can çekişen, gelen ambulansı jandarma tarafından engellenen ve sonra ölümsüzlüğe kavuşan Ertuğrul…

Hani Salihli’deki cenazesi sırasında on bin güvenlik gücü ile yüz bine yakın kişinin katıldığı Ertuğrul…

Hani 2005 yılında mezarı başındaki anma töreninde suçu ve suçluyu övme "suçundan" hakkında dava açılan, görme engelli anne, Ayşe Karakaya’ nın oğlu olan Ertuğrul… Bu davada hakime suçunun ne olduğu sorulan ve karşılığında ‘suçsuz’ yanıtı alınan, Ertuğrul…

* 8 Aralık 2008





ERTUĞRUL'A AĞIT
gökte bulut yan yan gider
yaralarından kan gider
töresi batası dünya
kahpe kalır şahan gider

ortadoğu'nun dumanı
jandarma bilmez amanı
ertuğrul’a düğün ettik
ot biçim orak zamanı

osman seni osman seni
yoz eğitmiş ustan seni
vururlar mi arkasından
sizde arkadaş diyeni

halkın bağrından biçtiler
birer birer hepimizi
başarmadan ölmek yoktu
böyle m'ettik kavlimizi

hasına canım hasına
haber salın babasına
odtü'de bir yiğit ölmüş
kuşlar dönüyor yaşına

yavan yerdi yavan değil
sabırlıydı, söven değil
hayata tümüyle tutkun
bir şey seçip seven değil

kapılara faşist gelmiş
var mı demiş, sor mu demiş
ankara’nın kanlıları
ertuğrul’u vur mu demiş

salihli'den çağrılıyor
kazma kürek deriliyor
düğününe varacakken
ölüsüne varılıyor

yumasalar yumasalar
yol üstüne komasalar
bilen olur bilmez olur
garip öldü demeseler

doğru ya yiğit doğru ya
canavar girdi sürüye
ölür mü yiğit olanlar
ertuğrul benzer diriye