Bir insanı
tam anlamıyla tanımak mümkün müdür? "Tanıyorum" diyebilmek için
ne kadar zaman gerekir? "Tanımak" nedir? "Bilmek" ile
ilişkisi nedir?
İnsan
beynindeki girdapları, yanılsamaları, yaşamı ve dünyayı tanımak için milyon
yıllardır süren çaba varken, mikro düzeyde yani mesela bir insanı tanımak, tam
anlamıyla kavramak mümkün müdür?
Bu
sorunsaldan önce, bireyin kendisini tanıyıp tanımama yetisinin varlığının ve
bunun düzeyinin sorgulanması gerekir. Bireyin, tüm bu sorulara cevap bulma
gayesi varsa ilk yoğunlaşması gereken konu budur. Sanırım objektif bir cevap
üretme konusunda en zorlanılacak sorular yumağı, bireyin kendisiyle ilgili,
kendisine sorduğu sorulardır.
Tanıma
konusunda, bireyin kendisi ile ilgili kendisine söylediği yalanların, diğer
insanlara söylediği yalanlardan çok daha fazla olduğunu düşünüyorum.
İnsan bu tür
yargılara varırken, en yakınındaki örnek olan kendinden yola çıkıyor. Varılan
yargıların örneklemeleri de haliyle yine kendinden oluyor. Mesela beynime
yerleşmiş en berbat, en dip düşünceleri kendime bile anlatamam. Bunlar aklıma
geldiği an insanlardan uzaklaşırım. Sonra kendimden de uzaklaşmak için,
özellikle kafamı meşgul eden diğer soruları düşünmeye çalışırım ki bunlar çok
fazla ve çeşitlidir.
Son
zamanlarda hatırlayamadığım detaylarla, unuttuğum hatıralarla yüzleşince ve
bazen bu durumum, yüzüme bir şamar gibi vurulduğunda, zihnimin iyice
yorulduğunu ve zayıflamaya başladığını düşünmeye başladım. Bu sorularla da
uğraşınca iyice bitkin düşmeye başladı. Birçok konudaki saplantım, beni her
durumda rahatsız etmeye başladı. Mevcut durum ve yaşantı hali ile uğraşırken,
bunların dışında ve bunlarla ilgisi olmayan başka bir durum ya da sorun
kafamın derinliklerinden çıkıp, "Hey! Ben de varım, beni düşün"
diye haykırır oldu. Artık zihnimin benimle oyun oynadığını düşünmeye başladım.
Belki de zamanında düşünülmemiş, cevap üretme konusunda irade gösterilmemiş ya
da geç kalınmış, hep ötelenmiş sorunlar silsilesi bir kenarda birikmeye devam
etmiş farketmeden. Ve fırsatını buldukça, belki de yanlarına başka sorunları
çekip büyümek ereğinden, en zor anlarda ortaya çıkıveriyorlar.
Olur olmaz yerlerde, olur olmaz şeyler düşünüyor, olur olmaz düşler kuruyorum. Ve
belki de bir gün beni yok edecek d
ü
ş
l
e
r...
*10 Kasım 2014