Nobel Kimya Ödülü'nü Aziz Sancar'ın kazanması üzerine
tartışmalar almış başını gidiyor. Üniversiteyi Türkiye'de okumuş olması
üzerinden, etnik kökenine dair kendi söylemleri üzerinden bir anda sahipleniyor
ve çoğu insanın zaten kabarık halde bulunan "yüce" milli duygularını
taşırıyor. Tüm burjuva basın (ulusalcısından, dincisine) "Türklüğü"
üzerinden methiyeler düzüyor.
Orhan Pamuk'un Nobel Edebiyat ödülü kazanması üzerine katledilen Ermeniler ve Kürtler ile ilgili söylediklerinden bir anda hakkında linç kampanyası başlatılmıştı, bunu bir kenara yazalım, unutmayalım.
Neyse esas meseleye gelecek olursak;
- Kimse bu ülkenin bir üniversitesinde iken çalışmalar yapan "bilim
insanlarının" akademik çalışmalarının, başarılarının yetersizliğinden
bahsetmiyor.
- Kimse üniversitelerdeki kadrolaşmalardan, üniversitelerin
piyasalaştırılmasından bahsetmiyor.
- Kimse üniversitelerin içindeki mobil karakollardan, polis ve ÖGB
teröründen, bunlarla işbirliği içindeki akademisyen ve okul
yönetimlerinden bahsetmiyor.
- Kimse öğrencilerine "daha çok para kazanma yollarını"
anlatan akademisyenlerden bahsetmiyor.
- Kimse seçimleri kazanmasına rağmen, kaybeden akademisyeni, rektör
olarak atayan diktatörden bahsetmiyor. Tüm duyu organları, beyni,
eklemleri iktidarın güdümünde olan akademisyenleri gören yok.
- Kimse akademisyen olup, laboratuvarlarını, derslerini yüksek lisans ve
doktora öğrencilerine teslim edip, vaktini, bilgisini sermayeye harcayarak
danışmanlık yapan akademisyenlerden bahsetmiyor.
- Kimse akademide kalmak isteyip, bunun için yanıp tutuşan, açılan
araştırma görevlisi kadrosuna başvuran ancak kendi yerine sadece eğitimi
devam ettiği sırada para da kazanmak isteyen bilimle, akademi ile ilgisi
olmayan öğrenciye, sırf kendisine yakın diye mülakkatta yardımcı olup,
atanmasını sağlayan akademisyenlere bir şey demiyor. Bilim tutkunu
gençlerin özel sektörün kucağına atılmasına ses çıkaran yok.
- Kimse Türkiye üniversitelerinin bilimsellikten, demokrasiden her geçen
gün ne kadar uzaklaştığını kabul etmiyor, görmüyor.
Bunları, gören, farkında olan, yaşayan kimse mi yok?
Elbette var, bir avuç insan.
Bu arada Nobel Ödüllerini çok önemsememek lazım. Bunun için sadece Nobel Barış Ödülleri listesinde, Nobel Barış Ödülü verilen kişilere bakmak yeterli. (Bknz:https://tr.wikipedia.org/wiki/Nobel_Bar%C4%B1%C5%9F_%C3%96d%C3%BCl%C3%BC_sahipleri_listesi)
"Hee, essah diyon be Hüseyin Ağa, haggatten sence neoleccek bu işlee? Valla noolcek, olecee bi şey yok! döneceez döneceez, ayni yere geleceez. Yaum ben şimde deyyom kii, yanii, bu esas tütün tütün meselesi, tütün tütünün baş fiyatı noolcek?"
*8 Ekim 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder